Genel Sağlık-İş Sendikası: "Halkın Sağlığı Rant Düzenine Teslim Edilemez, Edilmeyecek, Ettirmeyeceğiz"
21.11.2025 - Cuma 14:24(ANKARA)- Genel Sağlık-İş Sendikası, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen Sağlık Bakanlığı bütçesine ilişkin TBMM Dikmen Kapısı önünde açıklama yaptı. Açıklamada, "Sarayın değil Türkiye'nin itibarını önceleyen; sermayenin değil halkın çıkarlarını savunan bir bütçe için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. TBMM'deki tüm siyasi partilerin bütçe sürecindeki tutumlarını da takip edip kamuoyuyla paylaşacağız. Halkın sağlığı rant düzenine teslim edilemez, edilmeyecek, ettirmeyeceğiz" denildi.Genel Sağlık-İş Sendikası, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen Sağlık Bakanlığı bütçesine ilişkin "Sağlık bütçesi sermayeye değil, emeğe ayrılsın" sloganıyla TBMM Dikmen Kapısı önünde açıklama yaptı. Sendika Genel Başkanı Derya Uğur, şunları söyledi: "Sağlık Bakanlığı 2026 yılı bütçesi bu sene de yurttaşların eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesinden çok uzak; sağlık emekçilerinin insanca çalışabilmesinin koşullarını yaratmak yerine sermayeye nasıl kaynak aktaracağının planlamasının yapılacağı bir görüşme olacağı aşikardır."İçeridekiler, bu tablonun yaratıclarıdır" Kamu kurum ve kuruluşları, yetersiz sayıda personel, düşük kaliteli malzeme ve eksik tıbbi teknolojik altyapıyla ayakta durmaya çalışırken; bütçede en büyük pay, kamu-özel iş birliği modeliyle sağlık hizmetine çöreklenen şirketlere aktarmaktadır. Siyasi iktidar bütçeden en büyük payı şehir hastanelerine kira ve hizmet bedeli adı altında yandaş şirketlerine ayırırken; doğrudan sağlık hizmetlerine ayrılan payı her geçen gün azaltmaktadır. Sayıştay raporları da yıllardır şehir hastaneleri üzerinde oluşan kamu zararını açıkça ortaya koymaktadır.Tedavi edici hizmetler öne çıkarılırken, halk sağlığının en temel unsuru olan koruyucu sağlık hizmetleri bilinçli bir şekilde geri plana atılmaktadır.Bununla beraber ülke genelinde depreme dayanıksız kamu kurumlarında sağlık hizmeti sunulmaya devam edilmekte, 6 Şubat depremlerinden doğrudan etkilenen illerde hala sağlık hizmetleri konteynerlerde verilmektedir. Hatta bugün şu an Denizli Devlet Hastanesi'nin depreme uygun olmadığı halde, tavanı depremden çöktüğü halde, neden hizmet verildiğini dile getirmek adına Denizli Şubemiz basın açıklaması yapmaktadır."Bir şehir hastanesinin yapımına harcanan para ile 47 devlet hastanesi yapılabilabilir" Ankara'da GATA'nın eski binalarının tümünün depreme dayanıksız olduğu dile getirilmektedir ve bunlar sadece 2 örnektir, Türkiye'de pek çok sağlık kurumunun depreme dayanıksız olduğu bilinmektedir. Bugün Türkiye'de hizmete devam eden 24, inşa halinde 12, proje aşamasında 5 şehir hastanesi bulunmaktadır. Bir şehir hastanesinin yapımına harcanan para ile 47 devlet hastanesi yapılabilecekken; 24 şehir hastanesi yerine bin 128 proje ve inşası devam eden ile 799 yani toplamda bin 927 devlet hastanemiz olabilecekken sadece 24 tane şehir hastanemiz bulunmaktadır ve bundan övgüyle bahsedilmektedir."İiyasi iktidar, kamu yararını gözetmek yerine yandaşlarının doymak bilmeyen gözünü doyurmaya devam edmektedir" Sağlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntının sebebi kaynak yetersizliği değil, siyasi iktidarın beton ekonomisi sevdasından, var olan kaynaklar bir avuç muhteris tarafından iç edilmektedir. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı 2026 yılı programında da görüldüğü gibi sağlıkta kamu harcamalarına ayrılan payın düşürülmesi hedeflenmekte, buna karşın özel sektöre yapılan yatırımların arıtılması hedefi planlanmaktadır. Bu kapsamda siyasi iktidar, kamu yararını gözetmek yerine yandaşlarının doymak bilmeyen gözünü doyurmaya, kaynaklarını kamu hastanelerini güçlendirmek yerine özel hastanelere ve şehir hastanelerine aktarmaya devam etmektedir."Koruyucu sağlık hizmetlerine düşen pay budanarak halk sağlığı göz göre göre riske atılmaktadır" 2025 yılı bitmeden bütçe açığı 1,4 trilyon TL'ye, faiz giderleri 1,8 trilyon TL'ye çıkarılmasına karşın saray yalnızca 10 ayda kendi bütçesinden 12,3 milyar TL, örtülü ödenekten 12,5 milyar TL toplamda 24,8 milyar TL harcamıştır ki; sarayın şatafatı, halkın sağlığının önüne geçmektedir.Aynı yıl koruyucu sağlık hizmetleri bütçesinden 8,7 milyar TL kesinti yapılmıştır. Bu kesinti, toplumun hastalıklara ve salgınlara açık bırakılmasının en somut göstergesidir. Koruyucu sağlık hizmetlerine düşen pay budanarak halk sağlığı göz göre göre riske atılmaktadır."Ülkemiz, kişi başına düşen sağlık harcamasında 38 ülke içerisinde yine son sıradadır" Yaklaşık 1 hafta önce Türkiye'de dahil 38 ülkenin içinde bulunduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Sağlık Bir Bakışta 2025 raporu yayımlanmıştır. Bu rapora göre ülkemiz beslenme yetersizliği, kötü yaşam koşulları nedeniyle gelişen kronik hastalıklar ile obezite verilerinde günden güne üst sıralara tırmanırken, nitelikli sağlık hizmeti göstergelerinde sıralamada önceki yıllara göre daha da gerilediği hatta bazı değerlerde son sıralara düştüğünü ortaya çıkmıştır. Yayımlanan bu veriler doğrultusunda Yunanistan'da 2 hekimin baktığı hastaya Türkiye'de 1 hekim bakmakta (OECD ortalaması 3,9'dur), İsviçre'de 6,5 hemşirenin yaptığı iş Türkiye'de 1 hemşire tarafından yapılmaktadır. Eczacı sayımız da yine vahim durumdadır. OECD ortalamasına göre diğer ülkelerde 2 eczacının yerine Türkiye'de 1 eczacı görev yapmaktadır. Üstelik anılan sağlık emekçileri yani 39 sağlık meslek profesyoneli, insan onuruna yaraşmayan koşullarda ve insanca yaşayacağı ücreti almadan canla başla çalışmaktadır. Halkın sağlığını öncelemeyen bir anlayışın yönettiği ülkemiz, kişi başına düşen sağlık harcamasında 38 ülke içerisinde 2 bin 309 dolarla yine son sıradadır. OECD'nin raporundaki bu veriler, durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermiştir."Birkaç günah keçisine faturanın kesilmesi kanayan yaralarımızın bazılarıdır" Siyasi iktidarın niteliksiz ve denetimsiz yönetim şekilleri yurdumuzda her geçen gün can kayıplarına neden olmaktadır. Yenidoğan çetesi, Kartalkaya yangını, Böcek ailesinin hayatını kaybetmesi, durup durukken çöken binalar, yanan iş yerleri, depremlerde çöken apartmanlar-binalar, göçük altında kalanlarımıza yapılmayan kurtarma çalışmaları, iktidar sahipleri tarafından sadece izlenmektedir. Kamuoyunun gözünü boyamak adına birkaç günah keçisine faturanın kesilmesi kanayan yaralarımızın bazılarıdır.Genel Sağlık-İş olarak taleplerimiz açık ve nettir: Eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetleri esas alınmalıdır. Şehir hastanelerine ve dolayısıyla yandaş patronlara kaynak aktarmaktan vazgeçilip kamucu sağlık politikaları benimsenmelidir. Koruyucu sağlık hizmetleri öncelenmelidir. Personel eksiklerinin ivedilikle giderilmeli, sağlık emekçileri insanca çalışma koşullarına kavuşturulmalıdır."Halkın çıkarlarını savunan bir bütçe için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" Bizler, sarayın değil Türkiye'nin itibarını önceleyen; sermayenin değil halkın çıkarlarını savunan bir bütçe için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. TBMM'deki tüm siyasi partilerin bütçe sürecindeki tutumlarını da takip edip kamuoyuyla paylaşacağız. Halkın sağlığı rant düzenine teslim edilemez, edilmeyecek, ettirmeyeceğiz.""Yapacağınız tek şey emeğinizin karşılığını talep etmek ve sokakta bu hakların mücadelesini vermek" Genel Sağlık İş'in basın açıklamasının ardından Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım da bir açıklama yaptı. Açıklamasında iktidarın maliye politikalarını eleştiren Yıldırım, enflasyon karşısında halkın ezildiğine, alım gücünün düştüne dikkati çekti. Yıldırım, özetle şöyle konuştu: "Biz Birleşik Kamu İş olarak bir an önce ülkenin kaynaklarının daha verilmi kullanılması gerektiğini söylüyor, buradan bir kez daha tüm halkımıza sesleniyoruz: Hiç kimse susmasın, korkmasın, biat etmesin, itaaat etmesin. Yapacağınız tek bir şey var emeğinizin, hak ettiklerinizin karşılığını talep etmek ve bunun için de sokakta demokratik olarak haklarınızın mücadelesini vermek. Biz, halkımızın yapacağı tüm demokratik eylemlerde, protestolarda yanlarında olacağımıza söz veriyoruz. Haklı kimse Birleşik Kamu-İş haklının yanında, omuz omuza olmaya devam edecek."
KARDEMİR'den Güçlü Mesaj: 88 Yıllık Deneyimle Yola Devam
Otomobil alacaklar dikkat! Bu araçların fiyatı 500 bin TL artacak
Milyonları ilgilendiriyor! GSS primi iki katına çıktı
İBB'nin 2026 Yılı Bütçesi 609 Milyar Lira Olarak Kabul Edildi
İBB Meclisinde 2026 mali yılı bütçesi tartışıldı
Binali Yıldırım: 'Deniz Hukuku'nda En Büyük Sorun Adalar Denizi ve Kıbrıs Meselesi