Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Programı Açıkadı: Enflasyonda Tek Haneli Seviye Revize Edildi

08.09.2025 - Pazartesi 12:38

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Enflasyonun, 2025 yılında yüzde 28,5'e, 2026'da yüzde 16'ya, 2027'de yüzde 9'a ve 2028 yılında ise yüzde 8 seviyesine gerileyerek, Orta Vadeli Program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz. Hedeflerimize doğru kararlılıkla ilerledikçe makroekonomik istikrarın kalıcı olarak sağlandığını göreceğiz. Böylelikle 2028'de ilk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşmış olacak, kişi başına gelir 21 bin dolar seviyesine yükselecek, ihracatımız 300 milyar doları aşacak, işsizlik rakamı ilk kez yüzde 8 altını görmüş olacak" ifadelerini kullandı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2026-2028 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladı.Programın ana odağında yer alan enflasyonla mücadele kapsamında, Haziran 2024'ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girildiğini belirten Yılmaz, "Bu dönemde olumsuz dışsal koşullar ve konjonktürel gelişmelere rağmen dezenflasyon süreci kararlılıkla sürdürülmüş, enflasyon oranı toplamda 42,5 puanlık önemli bir gerileme kaydetmiştir" dedi.Yılmaz, enflasyondaki bu önemli gerilemede uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının etkisini açıkça gösterdiğini kaydederek, "Enflasyon beklentileri ve ana eğilim göstergelerindeki iyileşmeyle, eylül ayı ve yılın geri kalanında da dezenflasyon sürecinin kesintisiz bir şekilde devam etmesini bekliyoruz" ifadesini kullandı.Uygulanan program ve öngörülebilir politikalar çerçevesinde TL'ye güvenin arttığını dile getiren Yılmaz, programa ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sayede Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları yabancı para mevduatlara dönüşmeden ve herhangi bir kur baskısı oluşturmadan sağlıklı bir şekilde neticelendirilmiştir. Son iki yıl içerisinde, TL'ye artan güvenle TL mevduatlarımızın toplam mevduat içindeki payının yüzde 31,6 seviyesinden yüzde 60,7 seviyesine çıkması bu açıdan oldukça önemlidir. Bu dönemde KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 26,2'den yüzde 1,7'ye kadar gerilemiştir. KKM hesaplarının açma ve vadesinin uzatılması uygulamasının 23 Ağustos itibarıyla sonlandırılmasıyla 2026 içinde bu hesapların tamamen kapanacağını da görmüş olacağız. KKM hesapları sona ererken, döviz hesaplarına dönüşme endişelerinin de zemin bulmadığını görmüş olduk. Nitekim bu dönemde yabancı para mevduatların payı artmamış, aksine yüzde 43'lerden yüzde 37,7 seviyesine gerileyerek TL'ye güveni pekiştirmiştir."Brüt rezervlerimiz yaklaşık 80 milyar dolar artmıştır" Son iki yılda sürdürdüğümüz politikalar neticesinde, uluslararası rezervlerimiz önemli tutarda artarak tarihi yüksek seviyelere çıkmış ve ekonomimize güveni daha da artıran bir düzeye ulaşmıştır. Bu dönemde brüt rezervlerimiz yaklaşık 80 milyar dolar artmıştır. Böylece rezervlerimiz ağustos sonu itibarıyla 178,4 milyar dolar seviyesine ulaşarak, ekonomimize güveni pekiştiren, dış şoklara karşı ekonominin dayanıklılığını artıran önemli göstergelerden biri haline gelmiştir. Ekonomide sağlanan kazanımlarımız sayesinde risk primimiz de önemli ölçüde gerilemiş ve 700'lü seviyelerden 5 Eylül itibarıyla 270 seviyesinin de altına gerilemiştir."Türkiye, ilk defa yüksek gelirli ülkeler grubuna adını yazdırdı" 2025 yılını tamamlarken programımızın en temel performans göstergeleri olarak ilk defa 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne, ilk defa kişi başına 17 bin doların üzerine çıkan bir milli gelire ve yine ilk defa, Dünya Bankasınca yapılan sınıflandırmaya göre yüksek gelirli ülkeler grubuna adını yazdıran bir Türkiye'ye ulaşmış olacağız. Böylece ülkemiz 2025 yılı sonu itibarıyla dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi konumunda olacaktır."2026 yılında büyümenin yüzde 3,8'e, 2027'de yüzde 4,3'e ve 2028'de yüzde 5'e ulaşmasını hedefliyoruz" 2024 yılında yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin, 2025'te yine aynı düzeyde kalmasını öngörüyoruz. Ancak burada esas önemli olan, dezenflasyon süreci ilerledikçe ve yapısal dönüşümlerimiz hayata geçtikçe büyümenin de kademeli olarak güçlenecek olmasıdır. Bu kapsamda, 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8'e, 2027'de yüzde 4,3'e ve 2028'de yüzde 5'e ulaşmasını hedefliyoruz.2024 yılı itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesini beklediğimiz işsizlik oranının, 2025'te yüzde 8,5, 2026'da yüzde 8,4, 2027'de yüzde 8,2'ye, 2028'de ise yüzde 8'in altına inmesini hedefliyoruz.2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun, 2025 yılında yüzde 28,5'e, 2026'da yüzde 16'ya, 2027'de yüzde 9'a ve 2028 yılında ise yüzde 8 seviyesine gerileyerek, Program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz.Cari işlemler açığının milli gelire oranının 2026 ve 2027 yıllarında yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 seviyelerine gerilemesi hedeflenmektedir, 2028'de ise bu oranın yüzde 1 seviyesine kadar inmesi öngörülmektedir. Bütçe dengesi 2025'te yüzde 3,6, 2026'da yüzde 3,5, dönem sonunda ise yüzde 3'ün altında öngörülmektedir."2028'de ilk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşmış olacak" Hedeflerimize doğru kararlılıkla ilerledikçe makroekonomik istikrarın kalıcı olarak sağlandığını göreceğiz. Böylelikle 2028'de ilk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşmış olacak, kişi başına gelir 21 bin dolar seviyesine yükselecek, ihracatımız 300 milyar doları aşacak, turizm gelirimiz 75 milyar dolara ulaşacak, işsizlik rakamı ilk kez yüzde 8 altını görmüş olacak ve en önemlisi tek haneli enflasyon ile fiyat istikrarı kalıcı olarak sağlanmış olacak. Makroekonomik göstergelere ilişkin kapsamlı hedef seti ekonomik dönüşümde ulaşmaya çalıştığımız hedefleri ortaya koymaktadır."

YORUM YAZ